Galatasaray iyi başladığı maçta ilk 10 dakikada verdiği ilk pozisyonda golü kalesinde gördü. İlk yarıyı 2-0 geride de kapatmasına rağmen maç boyunca cesurca oynadı. Temsilcimiz, ikinci yarıda, olmayan bir faulden gelen golle sahadan 3-0 yenik ayrıldı.Sarı-kırmızılılar ilk yarıyı 2-0 geride kapattı ama rakipleri %81 pas yüzdesiyle oynarken %86 oranında isabetli pas yaptı. Topla oynama oranları da eşitti. Hatta maç sonunda topla oynamada Madrid'in üzerine çıkıldı. Karşılaşma boyunca çok sayıda ceza sahası dışından şut şansı da yakalandı. Real Madrid 12, Galatasaray 11 gol girişiminde bulunurken Eboue bir, Drogba da iki net pozisyon yakaladı. Ancak top filelerle buluşmayınca sonuç beklenildiği gibi olmadı. İstatistik olarak Galatasaray rakibiyle kafa kafaya oynasa da sonucu belirleyen tecrübe ve kalite farkı oldu. 


Aynı maçı iki takımın oyuncuları yer değiştirip oynasa Galatasaray rahat kazanırdı. Aradaki fark, Real Madrid yakaladığı pozisyonlarda golü attı, Galatasaray atamadı. Hem kalite hem de tecrübe farkı kendisini gösterdi. Hakemin de İspanyol ekibinin lehine çalışması işlerini kolaylaştırdı. 

Old Traffrod'daki Manchester United maçı gibi yine bir hakem sıkıntısı yaşandı. İlk yarıda skor 1-0 iken Khedira'nın eliyle oynadığı ve ikinci yarıda Ramos'un Burak'ın ayağına bastığı pozisyonlar net penaltıydı. Son golün geldiği serbest vuruşta ise Drogba faul yapan değil faul yapılan isimdi. 

Üç gol yiyen bir takımın stoperi ne kadar iyi oynayabilir sorusunun cevabını verdi. Dünya yıldızlarına karşı hep ayakta kaldı. Müdahaleleri yerindeydi ve müthiş mücadele etti. 

Yine maçın başında Benzema'nın ayağının Semih'in başına çarptığı pozisyon Nani'ninkiyle aynıydı. Cüneyt Çakır'ın hükmü bana göre yanlış bir karar olsa da bir maç önce Real Madrid'e tur kapısını açan karar bu maçta çıkmadı. Hakem hataları dışında hakem standartı da korunamadı. 

Maçın en kritik pozisyonunda golü yapamayan Eboue, yenilen ilk iki golde doğrudan hatalıydı. Takımda en çok tartışılanların başında gelen Dany en iyilerin başında gelirken hem kalite hem tecrübe olarak savunmanın en önemli ismi olan Eboue'nin ikinci yarıda kendini bulması Galatasaray'ı zorda bıraktı. Elbette Eboue bu takımın değişilmezi ama bu seviye maçlarda böyle hataların golle sonuçlanmaması sürpriz olur. 

İkinci devrenin başında ilk yarıda etkisiz kalan Sneijder'in oyundan çıkması ve Gökhan Zan'ın oyuna girmesi herkesi şaşırtsa da Fatih Terim, 3-5-2'ye dönerek neredeyse maçı da çeviriyordu. Tek eksik goldü. 

Muslera 3 gol yemesine rağmen maçı hatasız tamamladı. Semih ve Riera ise bir hayli zorlanmalarına karşın Real Madrid'in dünya yıldızlarına ayak uydurmaya çalıştılar. 

Orta alanda Selçuk, Melo ve Hamit standartlarının üzerine çıktılar. Drogba da sahada basmadık yer bırakmadı. Önemli pozisyonlar da yakaladı. Burak ilk yarıda topun üstünden atlayarak Drogba'ya bir gol pozisyonu yarattı, ikinci yarıda da penaltı kazandıracaktı ama hakem net penaltı pozisyonunu aldatmaya yönelik hareket olarak değerlendirdi. 

TT Arena'da oynanılacak maçta Burak cezalı ancak yerine Elmander ve Umut hazır olacaklardır. Galatasaray rövanşta en çok cezalı duruma düşen Dany'yi arayacaktır. Gökhan Zan bu maçta görevini yapsa da Dany'nin çabukluğunu ve kritik hamlelerini göstermesi mümkün değil. 

Artık bundan sonrası imkansız olmasa da mucizelere kaldı. Galatasaray'ın buradan turu geçmesi futbolda yüz yılın olayı olur. Elbette 1988'de Neuchatel Xamax'ı 3-0'ın rövanşında sahasında 5-0 ile eleyen yine Galatasaray'dı. Ancak bu sefer rakip kupanın favorisi konumunda bulunan Real Madrid. Aynı Galatasaray yine 3-0'ı çevirmek için sahaya çıkacaktır. Turu geçemese bile sahasında alkışlanacak bir oyun ortaya koyarak bu sezonluk Avrupa arenasına vedasını yapmalı. Neticede gruptan çıkması başarı kabul edilecek takım çeyrek finalde Real Madrid'in rakibi oldu. Çıta ilk yıldan bir hayli yükseğe çekildi bile.


                                                                                                    ALİ KARAKOÇ